NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
107 - (1432) حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن ابن شهاب،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة ؛
أنه كان يقول:
بئس الطعام
طعام الوليمة
يدعى إليه
الأغنياء
ويترك
المساكين. فمن
لم يأت
الدعوة، فقد
عصى الله
ورسوله.
{107}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, ibni Şihab'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan,
onun da Ebu Hureyre'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum. Ebu Hureyre :
«Kendisine zenginler
çağrılıp fakirler çağrılmayan davet yemeği ne kötü yemektir. Davete geîmiyen
muhakkak Allah ve Resulüne isyan etmiştir.» Dermiş.
108 - (1432) وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
قال: قلت للزهري:
يا أبا بكر ؟
كيف هذا
الحديث: شر
الطعام طعام
الأغنياء؟
فضحك فقال:
ليس هو: شر
الطعام طعام
الأغنياء.
قال سفيان:
وكان أبي
غنيا. فأفزعني
هذا الحديث
حين سمعت به.
فسألت عنه
الزهري فقال:
حدثني عبدالرحمن
الأعرج ؛ أنه
سمع أبا هريرة
يقول: شر الطعام
طعام الوليمة.
ثم ذكر بمثل
حديث مالك.
{108}
Bize îbni Ebî Ömer
rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. (Dediki): Zührî'ye :
— Ey Ebu Bekir! Şu hadîs
nasıldır? (Yemeğin en kötüsü zenginlerin yemeğidir.) dedim. Zührî güldü de:
— Bu hadîs (yemeğin en
kötüsü zenginlerin yemeğidir) şeklinde değildir, cevabını verdi.
Süfyân demiş ki, babam
zengindi. Bu hadisi işittiğim zaman beni ürküttü de onu Zührî'ye sordum. Zührî
şunu söyledi: Bana Abdurrahman'ı A'rac rivayet etti. O da Ebu Hureyre'yi şöyle
derken işitmiş:
«Yemeğin en kötüsü davet
yemeğidir...» sonra râvi hadîsi, Mâlik hadîsi tarzında zikretmiştir.
109 - (1432) وحدثني
محمد بن رافع
وعبد بن حميد
عن عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري، عن
سعيد بن
المسيب. وعن
الأعرج عن أبي
هريرة. قال: شر
الطعام طعام الوليمة.
نحو حديث مالك.
{109}
Bana Muhammed b. Rafi'
ile Abd b. Humeyd Abdurrezzak'dan rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ma'mer,
Zührî'den, o da Saîd b. El-Müseyyeb'den, bir de A'rac'dan, o da Ebu Hureyre'den
naklen haber verdi. Ebu Hureyre şöyle demiş;
«Yemeğin en kötüsü davet
yemeğidir...» Râvi bu hadîsi Mâlik hadîsi gibi rivayet etmiştir.
وحدثنا ابن
أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة.
نحو ذلك.
{…}
Bize ibni Ebî Ömer
rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Ebu'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebu
Hureyre'den yukarki hadîs gibi rivayette bulundu.
110 - (1432) وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان.
قال: سمعت زياد
بن سعد قال:
سمعت ثابتا
الأعرج يحدث
عن أبي هريرة
؛ أن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال:
"شر
الطعام طعام
الوليمة.
يمنعها من
يأتيها ويدعى
إليها من
يأباها. ومن
لم يجب
الدعوة، فقد
عصى الله
ورسوله".
{110}
Bize ibni Ebî Ömer
rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. (Dediki): Ben Ziyad b. Sa'd-ı
şunu söylerken işittim : Ben Sâbit-i, A'rac'ı Ebu Hureyre'den naklen rivayet
ederken dinledim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Yemeğin en kötüsü
gelene verilmeyen, gelmeyecek kimsenin çağrıldığı davet yemeğidir. Her kim
davete icabet etmezse Allah ve Resulüne isyan etmiştir.» buyurmuşlar.
İzah:
Ebu Hureyre hadisini
Buharî ile ibni Mâce «Nikâh» bahsinde; Ebu Dâvud «Et'ime»de; Nesâî de
«Velîme»de muhtelif, râvilerden tahric etmişlerdir;.
Hadîs-i şerîf imam
Müslim hem mevkuf, hem de merfu' oiarak rivayet etmiştir. Yerinde de görüldüğü
gibi bu gibi hadîslere merfu' hükmü verilir. Sahih olan mezheb budur. Zira mevsuk
râvinin ziyadesi makbuldür.
Görülüyor ki, Câbir
(Radiyallahu anh) hadisinde, da'vete icabet eden oruçsuz yemek hususunda
muhayyer bırakılmakta; Hz, Ebu Hureyre hadîsinde ise yemesi emir
buyuruîmaktadır. Bu sebeble ulemâ ihtilâf etmişlerdir. Câbir (Radiyallahu anh)
rivayetine i'timad edenlere göre yemek vâcib değildir. Da'vete iştirak eden
kimse yeyip yememekte muhayyerdir. Onlara göre Ebu Hureyre (Radiyallahu anh)
hsdîsindeki emir nedr içindir.
Hz. Ebu Hureyre
rivayetine itimad edenler da'vette bir şey yemenin vâcib olduğuna kaaiîdirîer.
Bunlar da Hz. Câbir hadîsini te'vil ederek da'vete iştirak edenin oruçlu olduğu
surete hamleylerler :
Yemeyi vâcib sayanlara
göre en az bir lokma yemek îcâbeder. Zira bir lokmaya yemek denilebilir. Onun
içindir ki, yemek yememeye yemin eden bir kimse, bir lokma yemekle yemininden
dönmüş olur. Bir de da'vetli hiç bir şey yemezse, da'vet sahibinin hatırına
yemekteki bir şüpheden dolayı yemediği şüphesi gelebilir. Bir lokma alınca bu
şüphe zail olur.
Oruçluya gelince: Orucu
bozması bilittifâk lâzım değildir. Niyet edilen oruç farz ise onu bozmak caiz
değildir. Nafile ise bozmak caizdir. Maamâfih da'vet sahibi gücenmeyecekse yine
de orucu tamamlamak efdaldır.
Ebu Hureyre
(Radiyallahu anh) rivâyetindeki «Salât'dan rnurâd duadır. Çünkü bu kelimenin
lügat mânâsı duadır. Yâni oruçlu bulunan da'vetli yemek yemeyip hâne sahibine
bereket ve mağfiret duâsında bulunacaktır. Bâzıları buradaki «Salât»ı namaz
mânâsına almışlardır. Onlara göre oruçlu olan da'vetli namaz kılacak; bu suretle
hem kendisi, hem de oradakiler fazilet ve berekete nail olacaklardır.
«Yemeğin kötüsü»
cümlesinden murâd: Da'vet yemeğinin en kötüsü, yalnız zenginler çağırılarak
fakirlerin katılmadığı yemektir. Eskiden Arapların âdeti bu idi. Onun için Hz.
ibni Mes'ud:
«Biz, yalnız zenginleri
da'vet ederek fakirleri bırakan kimsenin da'vetine icabetten nehyolunduk.»
demiştir. Abdullah b. Öme (Radiyallahu anh) da'vet yaparak bütün zengin ve
fakirleri çağırmış: eşraf ile birlikte fakirler de gelince, ibni Ömer onlara:
«Siz şuraya oturun da
bu zevatın elbiselerini batırmayın; size de onların yediğinden yedireceğiz.»
demiş; ve besmele çekerek cemâate:
«Buyurun yeyin!»
dedikten sonra kendisinin oruçlu olduğunu söylemiştir.
Rivayete göre Hz.. Ebu
Hureyre da'vet sahiplerine:
«Siz da'vet hususunda
âsilersiniz; gelmeyeni çağırır; size gelecek olanı bırakırsınız!» Dermiş.
Ebu Hureyre
(Radiyallahu anh) hadîsinden murâd: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den
sonra yapılacak da'vetlere zenginlerin çağırılacağını, yalnız onlara rağbet ve
i'tibâr gösterileceğini haber vermektir.